28 Haziran 2014 Cumartesi

Saç..Saçmaa..Saçmalamaaa..

         Blog yazmak bana iç huzur sağlasa da , bazen deli oluyorum. Uğraştım, araştırdım hala yapamadığım ayarları var şu meretin. Gıcık oldum..  Cahil olmak ne zormuş arkadaş. Ben ki araştırıp bilmediğim programların kurdu olmuş insanım :) Şu blog beni ayarsız etti..

       Neyse.. Can sıkıntısından diğer blogları teftişe çıkıyorum bazen. Ordan burdan derken, nasıl geldiğimi bilmediğim abuk subuk bloglara denk geldim.Gelmez olaydım!! Kalemine bişi dediğim yok, konu seçimleri beni iflit etti. Şimdi cevap hakkı tanısam onlara, "Senin konuların Çok mu şeker ?" derler bide yüzsüz yüzsüz. Ben din, devlet, siyasetten uzakta, kendi kabuğumdan konulardan demeçler sunuyorum. Neyine laf edeceksin hadsiz!! Sinirlendim bak..

        Bazıları da var ki içtenliğiyle mest etti oda ayrı bi konu zaten :) Hayıflandım da aslında. Neden daha erken keşfetmedim buraları diye.. Sonra aman geç olsun güç olmasın dedim. Kendi kendimi teskin ettim.Kendi kendime polemiğe girdim.. O kadar da becerikliyim yaniii :)).

       Şuu, Şapşirik sevdiceğim de ayrı bi deli etti beni.. Uzakta olmak sorun, uzakta olup kıskanç olmak daha büyük sorun.  Her iki tarafın da kıskanç olması apayrı bir sorun. Yandık bir ramazan boyunca onuda anlamış bulunduk. İkimizinde tepesinde dumanlı dağlar.. Of aman aman...

        O değilde geçen fark ettim ki , Cadı'mın kolunda yeni bir ben çıkmış. Hemde aynı yerde, aynı orantıda benim kolumda da var. Etkilendim :)  Anasının kızı işte dedim. Gururlandım.. Hey gidi hey..

       Bölede apuk supuk, saçmaladığım yazılarım olsun arada. Boş boş zırvalayayım. Ne yapayım ?
 Ben böyle değildim sonradan oldum :S ... Bu hayat beni Çilekeş etti :)))

      Asdfg diye güleçeğim şiimdi bak :)). İleride , çok çok ileride, isimleri asdfg olan çocuklar olacak. Diyalog aynen de böyle olacak bkz aşağı:

- Ayy ne güzel ismin var senin. Anlamı nedir ?
- asdfg , eski dilde kahkaha ile gülmek. 2. Yarıla yarıla gülmek. Demek.
- Ay ne entel bir isimmmm..

   Biz görmeyiz bak o günleri , çocuklarımız görecek asdfg :)))




** Sevdiceğim görse bunu da kıskanır hee!!  kıh kıh kıh :))) 


27 Haziran 2014 Cuma

Höynk..

       Bana çok acayip gelen bir sürü şey var şu sıra gözümün önünde. Yok ya gerçekten söyledikleri gibi ben safım. Ya da insanlar tuhaflaşmış.

       Bıdığımı parka çıkarttım. Sürekli takipteyim ama göz ucuyla. Yanıma bi kadın oturdu. O da çocuğunu kolluyor bi yandan. Biraz zaman geçti kızını çekti yanına bii bağirıyor ki sorma.

  - Ben sana demedim mi kimsenin peşinden koşma, oynamak isteyen senin peşinden koşsun. Sen kimsenin ardında dolaşamazsın..

     Höynk!! 5 hadi bilemedin 6 yaşında bu bebe. Sen şimdiden bu kızı böyle öğütlersen işimiz var gelecekte Vallahi. Sonra diyoruz ki bu kıçı yer görmeyen hatunlar , yürürken ayağı yere basmayan , aklı peşine dolaşan
hanım(!) kızlarımız nasıl bu hale gelmiş.. Ahanda böyle annecikler yüzünden demek ki .. Peesss !!

     Sonra bide o akşam kuzenim geldi bize. Gelmez olaydı :) Hoş beş, sohbet muhabbet, kakara kikiri derken , konu benim sevdiceğime geldi. Bende O'ndan bahsede bildiğim sayılı insan olduğundan, ağzım kulaklarıma varmış bi şekilde anlatıyorum. Şöle şöle oldu, böle böle oldu. Demesin mi  "Ay o ne öle vıcık vıcık bi ilişki."
      Bir höynk de kuzenimden geldi!! Biraz çirkefleşmiş olacağım ki çevirdi lafını "Canım ben öyle demek istemedim. Neden celallendin hemen." Ecdadını sevdiğim, sen beni en mahrem yerlerimden soktun. Ne deseydim , çok güzel ettin, ne iyi ettin. Bununla da bitmedi. Daha ikinci bombası geliyor. Blog yazdığımı söylemiştim ağzı ayarsız kuzenciğime ( tabi adresi vermedik.. Olur mu öyle şey.!! ) Ne yazıyorsun, ne yapıyorsun derken , O'ndan bahsediyorum genelde dedim. Of o tiiizzz sesiyle bi bağırdı.
   - Salak mısın kızım sen ? Neden ilişkin olduğunu belirtiyorsun. Yeni yeni adamlarla tanışırdın ne güzel. Bakarsın hoşuna giden tipler olurdu!!
     AL sana 3. höynk!! Arkadaş bu benim kuzenim mi ? Gerçekten o an kafasını kesip münevver cinayetine ikinci kurban vermek istedim. İstedim. İs-te-dimmmm..

     Benim gözüm gönlüm sevdiğimden başkasını görecekse, ne diye ben onu yanımda tutayım. Korkuluk niyetine mi ? Acil durumlarda Camı kırsın diye mi ? Gerçekten ya ben saf kalmışım. Ya dünya kötüye gidiyor. Dahada bişi demiyorum. Zat-ı kafasız, benim kuzenim olduğundan ötürü. Yoksa sadece "Olduu o zaman, ben odama çekiliyorum.. Sen münasip bi zaman gidersin." deyip sinirimi içimde patlatmazdım. Çünkü ben kendimi biliyorum yolacam, saçları elimde kalacak civeleğin. Neyse..

          Tam sevdiceğim arar da sakinleşirim diyordum. Aradı tabi. Aradı da sakinleşemedim orası ayrı :)
Bu gün bi ara "Ne yapıyor benim hatunum." Diye yoklama çektiğinde. Ben de demişim ki "Taht oyunlarını izliyorum Aşk'ım" Demez olaymışım. Burnumdan getirdi. Çıplak çıplak herifleri mi  izliyormuşum.

      Buyur burdan yak !! Kıskançlıkta beni bile solladı, o derece sağlam kanıtlarım var..  Bir akrep burcundan daha kıskanç insan bulamazsınız. Düşün yani ben solda Sıfır kaldım :) Ama gel gör ki hoşuma da gitmiyor değil... Seviyorum keratayı :))


23 Haziran 2014 Pazartesi

Biz'den "1" Gün..

        Gün içinde işlerden fırsat buldukça aramasına rağmen akşam olduğunda kavga edecek bir sürü sebebim oluyor elimde. Neden bu gün arama sayın 5'e düştü ? Hı :/ ? Neden 10 Dk sürdü bütün konuşmalarımız ? Sana diyorum bayım !!  :)) Ne kadar ararsa arasın. Ne kadar uzun konuşursak konuşalım bize yetmeyeceğini biliyorum ama hoşuma gidiyor O'na şımarmak :)

       Aradığı zaman süre kısıtlı olduğundan o an tadını çıkartıyorum ama asla unutmuyorum :) Akşam eve döndüğünde elimde listeyle aramasını bekliyorum :)) Kapıdan girer girmez beni arıyor. Saatini biliyorum oluumm geç ararsan yakarım çıranı!! Tehtitlerimden ötürü mü bilemedim :) O kendine yemek hazırlarken bende gün içinde ne yaptım, kime kızdım, nelere güldüm, ne kadar özledim, ne kadar sevdim onu bugün, hiç susmadan sanki konuşmaya açmışım gibi saydırıyorum :) Tabi garibim napsın bi yandan yemeğini yerken diğer yandan bana laf yetiştirmeye çalışıyor kıyamam :).. Yemek faslı bittikten çayını alıp balkona geçiyor. Tabi üstünü değiştirmiş oluyor o sırada. Sorularım, üstünde ne vara gidiyor ama gerçekten art niyetim yok inanın :) Sonuçta balkona çıkacak sevdiceğim. Üstsüz mü yakalansın kız objektiflerine :/ . Kafasını kırarım :))


      Bu sefer sıra O'nda. Gün içinde yaşadığı gerilimler, sıkıntıları , aile sorunlarını, beni ne kadar özlediğini, bensiz duramadığını falan anlatıyor :)) Kurban olduğum çok yorgun olduğundan çayı bitince yatağa doğru yön değiştiriyor. Bu "Hadi yavrum sana da yatak yolu gözüktü" demekti gizliden gizliden. Telefonu kapatıp görüntülü aramaya geçiyoruz. Uzaktan uzaktan hasret gidermek ne kadar olursa işte birbirimize gözlerimizle dokunup, kelimelerle okşuyoruz.. Aşk , gözlerinde parıltılar oluşturuyor ve bunu seyretmek başyapıt izlemek gibi heyecanlı ve tarifsiz.. Uykusu gelmeye başladığında tekrar normal aramaya dönüp berabermişiz gibi konuşarak nefesi nefesime karışarak uyuyoruz. Telefonu kulağımın üstüne bırakıp, yastığıma sarılıp Aşkım'la uykunun en haline dalıyoruz. Ama yastığıma sarıldığımdan haberi yok. Şaşkın, yastığımı kıskanıyor :)  Beraber geçirdiğimiz zaman dilimlerinde yastıkları benden kaçırması öyle tatlıydı ki :)

          Fena alışmışım onun nefesini duyarak uyumaya. Bazen işi nedeniyle, bazende kuzenleriyle dışarı çıktığında eve gelme saatleri değişiyor ve ben mecburen uyumak için O'nun eve dönmesini bekliyorum. Önce sonucun ne olacağını bile bile deniyorum uyumayı. Olmuyor. Dön dolaş yatağın içinde. Sinirden köpürmüş halde mesaj atıyorum beyfendiye. "Uyuyamıyorum.. Biliyorsun da. GELL!!!"
"Bebeim benim , uyumak için beni mi bekliyormuş."
Şebek nasılda hoşuna gidiyor bu hallerim :)  Dün gece de yine telefon açık uyumuştuk sabaha karşı garip bi rüya gördüm. Korkuyla uyandım baktım hala telefon açık. Nefesini duyabiliyordum. Dinledim. Dinledikçe sakinleştim. Huzur doldum. Sığındım nefesine. O nefes aldıkça ben yaşamak için nedenler buldum..

          Telefonu kapattım , bişiler yazayım da sabah görsün diye. Pat cevap yazdı. Şaşırdım :)
biraz yazıştıktan sonra yine aradı. Bölünen gecemize kaldığı yerden devam ettik. Sevdiğim yanımda değildi belki ama ben onun koynunda O'nlu rüyalara daldım...

22 Haziran 2014 Pazar

Öylesine..

      Kocaman gözleriyle yine tam karşımdaydı. Dilim lal olmuş sadece gözlerinde kaybolmayı umuyordum. Gece karası gözlerinde derin uykulara dalmak.

       Ağzı açılıp kapanıyor. Sanırım bir şeyler söylüyor ama ben duyamıyorum. Kulaklarım kalbimin gümbürtüsünden başka her şeye kapanmış. Sadece kocaman  gece karası gözlerine bakıyorum. Bir şeylerin ters gittiğini anladı sanırım. O iri gözlerini istemsizce kıstı, yüzü buruştu. Kendimi toparlamam gerektiğinin farkındaydım. Farkındaydım da nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ah be kadın.
 

      "Ayrılmayalım" dedim zorlukla. Aslında ağzımda geveledim. "Ayrılmamalıyız bence" bu sefer daha net söyledim.. Normale döndü delici bakışları. Kıstığında gözlerini sanki dünyamı daraltıyordu. Onun kocaman kocaman bakışları benim dünyamdı ve asla gözlerini kısıp bana kaş çatmamalıydı. Hangi hakla dünyamı kısıtlayabilirdi ki.

    "Ayrılırsak daha mutlu olabilirim" dedi. Bensiz nasıl  da mutlu olabileceğine inanmış.
 Kulaklarım uğulduyordu. Söylemek istediğim onca şeye rağmen dilim tutuldu. Üstelik bakışlarının koyusundan da değil. Bensiz mutlu olabileceğine inandığı içindi.

    " Ben seninle iken yaşamın amacını buldum" demiştim. Kulaklarım bunun benim ağzımdan çıktığını onayladı. Ne klas bi cümle kurmuştum öyle. Bu sefer o sustu. Gözlerinde yağmurlar yağdırıyor dünyamı suya boğuyordu. Yalpalandı. Tam düşecekti ki tuttum ellerinden.
"Bırakmalı beni ve uzaklaşmalısın kalbimden"
"Bırakmamalısın beni ve yapışmalısın  hayatıma. Dünyayı bulduğum gözlerini bi saniye çevirme benden.."
Sağnak yağmurlar yağıyordu bu sefer. Kalbime çığlar düşüyor için için buz tutuyordum.. Her ağladığında dünyam yerle bir oluyordu..


21 Haziran 2014 Cumartesi

Yaz Yağmuru Eğlencesi

      Bu gün içimde ki çocuğu saldım çayıra :)) Gerçekten saldım yani öyle böyle değil.. Cadı'm sabahın köründe uyandırdı beni. Anne hadi piknik yapalım bugün diye. Oturduğumuz yer zaten İstanbul'un  dışı gibi her yer çayır çimen..  Kızımı kıracağıma kafamı kırarım dedim fırladım yataktan. Küçük bi piknik sepetimiz vardı. Onun içine kahvaltılık malzemeler , salatalık , domates vs. yerleştirdik güzelce. Termosumuza çayımızı da koyduk  Pastaneden de iki simit  de aldık.Ohh mis gibi de bir hava. Attık kendimizi çimene :) Ana kız, bezimizi serip , sepettekileri çıkarttık. Çaylarımızı doldurduk tamm yumulacaz ki baktım iki ufak kız bizi izliyor.
     
        Anne olduktan sonra öğrendiğim şeyler diye bi yazı hazırlayacağım bi ara :) Neyse kızım doğduğundan beri sürekli çanta hazırlarken eşyaları cift'lemeyi öğrendim. Hanımefendi çok haylaz olduğundan dolayı mecburiyetten yani :) Ne olur ne olmaz düşürür bişi olur diye , tabak , çatal falan çift misli almıştım yanıma. Kızları da öyle bizi izlerken görünce yanımda fazladan iki bardak ve çatal olmasına ne çok sevindim :)  Tabi arsız şehir çocukları olmadıkları da o kadar belliydi ki . Allem ettim kallem ettim zar zor aldım onları da yanımıza. Misafirlerimiz vardi artık :) Servis açtık çay koyduk . Sohbet muhabbet derken tam yemeğimiz bitiyordu kiiii anam o ne yağmurrdu öyle . Sanki bardakla döküyordu biri tepemizden aşağı. Kaçmadık tabi biz yağmurdan :) Bitmiş tabakları falan sepete koydum alelacele. Sonra ebelemece (başka bir adı yok ki bunun ) oynadık kızlarla :) Ama sudan sucuk durumdayız o derece ıslağız :)

        Bu kadar keyifli bir yağmur eğlencesi çocukken bile yaşamadım ben :) Annem hep yağmurdan korudu bizi . Nedenini hiç anlayamazdım. Hasta olursunuz.. Bahanesi hep buydu. Ama bu yaz yağmuruydu ve bizi hasta etmezdi :))


          En üzücüsü yağmur kısa sürdü. Güneş açtı. Biz yine örtümüzü serdik ama bu sefer üstüne biz serildik :)
Islandık ya hani , güzelce bide kurumamız lazım di mi ama ? :)


19 Haziran 2014 Perşembe

İşte Bööleeee..!!

           Her ayrılıkta aramızda sürekli bir mesafe oluyor.Mesafe mi desem aslında ona bilemiyorum. Çok farklı bir durum. Derin bir boşluktan başka hiç bir şey olmuyor içimizde. O'nda da aynı durum var. Sesinde nedenini anlayamadığım bir acı. Sürekli gereksiz serzenişler..
 
      - Seni ben çektim bu sonu olmayan yola..
      - Ben olmasam belki hayatın daha başka olurdu..
      - Ben olmasaydım bu kadar acı çekmezdin..
      - Hayatını mahvettim..

         Sürekli bu durumda buluyoruz kendimizi. Ne zaman gelse gitse, aynı sözcükleri duymaktan, bunların doğru olmadığını anlatmaktan, bunların doğru olmadığının sağlamasını yapmaktan bıktım.. Gerçekten yıpranıyorum. Bişi değil bi gün beni de inandıracak :))

          Ben her şeyi bilerek girdim hayatına.. Seni tanımadan severek , senden habersiz girmiş oldum zaten hayatına.. Senin doğulu olduğunu , örflerinize abest geldiğimi bile bile sevmeye de devam ettimm. Sonunda senden beklentileri sıfırlayarak bekledim ben seni. Evlilikle sonlanmayacak diye bir ilişki ne yapayım , sevmeyeyim mi ? Varsın olsun evlenmeyelim.. Ben bileyim ki kalbin benim. Ben bileyim ki hayatın benden ibaret.. Sanki her ilişki evlilikle sonuçlanacak diye bişi var !!

       Tamam benim için çok zor.. Kabul ediyorum. Kabuslarımın nedenidir senin ileride başkasıyla evli olma ihtimalin. Başka bir kadınının elleri , benim fethettiğim yerlerde at koşturması beni deliye döndürüyor düşündükçe. Ama ne diyebilirim ki ? Deli gibi tutkun olduğun kadınla evlenemezsin diyen adetlerinden , ailenden vazgeç mi diyeyimm ? Ne hakla ? Sırf boşanmış ve çocuğum var diye beni hor görebilecek ailen için ne diyebilirim ? En kutsal varlık olan anneni-babanı sırf benim için ez geç mi demeliyim ? İşte buda benim aile yapımda yok :)


      Ah be sevdiğim.. Ben bunlara rağmen seni sevmekten bir an olsun bile vazgeçmedimm. Şüpheye düşmedim. Bu adamla sonum yok benim, ne bokuna yanımda tutuyorum demedim. Ben seni benim hayatımda olabildiğin kadar sevip , gerisini Rabb'e emanet ettim..
 
       Gazamız mübarek olsun sevdiğim zira bu savaşta kazanan olmayacak..



16 Haziran 2014 Pazartesi

MİM'lenmişiz Haberimiz Yok.. 30 Yaş..

        Sevgili Dördüncü Tekil Şahıs tarafından mimlenmişiz :)) Tabi ben pek eski olmadığım için buralarda görünce bu mim ne ola ki diye içimden geçirmedim de değil :) Ufak çaplı araştırmalarım sonucunda anlamış bulunmaktayım tabi :)  Gelelim mim konusuna , 30'lu yaş. Tabi benim daha 7 senem var 30'a :)

          30 yaşın bana neler getireceğini bilmiyorum ama neler götüreceğini biliyorum sanırım..
 Sevdiğim adamı.. Örf ve adetlere (en saçma , en bağnaz ) bağlı kalabilen bir kabileye ait hala kendisi :)
Dolayısıyla ben 30 olduğumda kendisi sanırım evli , mutsuz , çocuklu olacaktır.. Tabi ki ben kendimi hazırlama şeysinden öyle şey ettim. Yoksa işimiz Allah'a kalmışsa olmuş saymak lazım :)


        Kızım 12 yaşında koca kız olmuş , bi o kadar da güzelleşmiş.. Anne-Kız'dan  çok 2 iyi dost olmuş oluruz.. Ben 30 olduğumda hala içimde kalan çocukluk ateşi ile yanarken , kızım da genç kızlığa adım atmış olacaktır büyük ihtimal.. Çocukluğumu yaşayamadan yatay geçişle büyümek zorunda kaldığımdan içimde ukte kalmış her şeyi de yapmış olurum :))


         Oram  buram kırıştı aman Allahım !!! Dertlerim de olmaz üstelik benim.. Zaten yaşlanmaya 17 yaşında başlamış biri olarak 30lu yaşlar pek şaşırtıcı değildir :) Bedenen değil de ruhen yaşlanmış olurum..

        Bide sanırım "O Ses Türkiye" yarışmasına katılmış ve birincilikle ayrılmışta olurum :)) Ahtım var ben o yarışmaya gideceğim.. Bizimkiler her ne kadar çok incee sesin var ! Sus sesin kulak tırmalıyor!! desede :) yılmadan emin adımlarla birinci olurum ben ya :)).. Utandırıp , kırıp dökeceğim oğlum sizi :))


       Hep hayalini kurduğum cafe'mide açmış, ufak çaplı kitleler oluşturmuş eğlenirken sevdiğim işi de yapıyor olurum.. Çok değil bunları bi 7 sene sonra yapmış olurum ben :) Bildiğin gelecek planlarımı ulu orta ifşa ettik gördün mü ? :)


      O değil de 30 yaştan beklediklerim daha vardır büyük ihtimal. Ama şu anda bu yaşı yaşıyorken ilerisi için konuşmak çok rahat. Bekara karı boşamak kolaydır derler ya , işte o hesap :)
30 lu yaşıma sesleniyorum burdan!! Lütfenn kaygılı bi orta yaş kadını olma :) Tadını çıkart , keyfine bak.. Her şey yolunda..



                                                            All iZz Well..


13 Haziran 2014 Cuma

Ayrılıklar Olmazsa Vuslatın Ne Önemi Kalır...

     Gitti benim canım'ın canı.. Gözü , gönlü bende kala kala gitti.. Son ana kadar sanki stok yapar gibi birbirimize doymaya çabaladık. Çabaladık.. Ama olmadı :( Her öptüğümüzde fark etmeden özlem aşıladık birbirimize.

        4. günümüz ilk dakikasından son dakikasına kadar rezidans da geçti. Biraz uyuduk. Biraz birbirimizi sevdik. Biraz öpmeye doymaya çalıştık.Biraz yemek yedik. Sonra tekrar başa sardık :)
Bi insan bu kadar çok sevip bi o kadar  da sevilebilir mi ? Öyle masum masum bakıp "Kadınım, yüreğimi aydınatanım.." demeleri hala kulağımda.. Gözlerine baktığımda gördüğüm tek şey "Benim" :) O adam bana ait. Ve bu kadın O adama ait. Bunu teyit eden gözlerimiz var bizim :)

      Bi ara sıcaktan bunalıp biraz balkona çıktım. Sevdiceğim de mutfakta meyve tabağı hazırlıyordu.. Ya tabi ben dedim "Aşk bırak ben hazırlayayım." diye . Gel gör ki benim tam maço sevgilimin tahmin edilemez hareketlerinden bir yenisi daha :) "Bu gün emrinize amadeyim kadınım.." dediğinde ben zaten yelkenleri suya indirmiştim :) Gel gelelim döndüğünde beni balkonda görmesiyle çıldırması bir oldu.. Kolumdan tutmasıyla içeri girmemde bir oldu zaten. Ben ne yapıyorsun der gibi baktığımdan olsa gerek , "Bu halde balkona mı çıkılır ? Sanırım kaşınıyorsun !!"  Şaşırdım.. Sonucta 20. katta ki bir balkondan bakıyor olduğumuzu mu unuttu ya da üstümde ki kıyafetin neresinden bu tepkiyi verdi diye düşünürken. " Hale bak kolu budu açık baldırı çıplak balkona çıkmış" diye veryansın ettiğinde bu adamı çok sevdiğimi bir kez daha anladım :)) Her kadın gibi kıskanılmak beni deli gibi mutlu ediyor :) Tamam tamam bir kısım kadın gibi :) O sinirle "kaşınıyorsun" lafının nereye gideceğini kavramam pek zaman almadı :)))))


       Saat çoktan 8 olmuştu bile.. Son kez sanki yanına yolluk alırmış gibi hoyrat ve uzun bir öpüşten sonra "Hadi hatun seni eve bırakalım" dedi. Ve bende tıpış tıpış düştüm önüne. Suratım asıktı yol boyu. O' da farkındaydı hüznümün. "Bu son gelişimmiş gibi yapma yavrum.. Yine geleceğimi , özleminin beni buraya sürükleyeceğini aşk'ım gibi biliyorsun" Gözlerimden süzülen yaşları saklamak için kafamı cama çevirsem de , içimde kopan fırtınanın farkındaydı. Saçımı okşayıp ufak bi öpücük kondurdu. Hıçkırıklarımı saklayamadım. Arabayı düzgün bi yere çekip beni teselli ederken ki çocuksu telaşı, gözümden akan her yaşın kalbine kor gibi düştüğünü yansıtan gözleri.. Topladım kendimi hemen. O na acı verdiğimi görmek beni derinden yaralıyor çünkü.. Küçük bir buse kondurdu dudağıma. "Topla kendini hatun'umm.. Benim kadınım özlerkende dik durmalı" O nasıl bir şey der gibi buruşturdum suratımı . "Bakma öyle kocaman kocaman.."

        Ve gitti.. Bana yine başka bir vuslatın yolunu gözlemek düşerken, sevdiceğime de benim huysuzluklarıma katlanmak düştü..


         Her gün bir adamı yeni baştan severek uyanmak nasıl bir şey biliyor musunuz ? Ben biliyorumm :)))





12 Haziran 2014 Perşembe

Ye , İç , Yat..

      Unutulması imkansız günlerime bir yenisini daha eklemiş bulunmaktayım an itibariyle. Hatta iki :)
Sevdiceğim bir geldi Pir geldi sağolsun.. Her şey bu kadar mükemmel olabilirmiydi ki ? Ya da bir adam bu kadar hem sert , hem romantik , hem maço olabilir miydi ? Olmuş ve Yaradan hangi iyiliğime sebeptir bilinmez O'nu bana verdi :)


       1. GÜN:  Her zaman ki gibi kendi işlerini halletti. Çok istemesine rağmen bazı sebeplerimden ötürü buluşamadık. Ogün resmen zehir oldu İstanbul havası. Hem bana hem O'na. İzmir de olduğu sürelerde
mesafelere atıp suçu, sadece uzaktan bile sevilebileceğinin sağlamasını yapabiliyorken ; Aynı havayı solurken görüşememek, dokunmaktan ziyade bakışamamak bile can yakıcıydı. Zehir gibi aldığımız her nefes canımıza okurken bize yine sabretmeyi öğrenmek kaldı.

      2. GÜN: Saatr 6 da kalktım. Kalbimin gümbürtüsüne aldırmadan bi çırpıda hazırlanıp sevdiğim adamı bekledimm.. Zaten gece boyunca o kadar tedirgin uyudum ki. Sürekli bozulan uykularımın sebebi heyecandı sanırım :)
Her ne kadar 3. senemize doğru yaklaşsak da , ben hala O'nu ilk kez görecek gibi , ilk buluşmamızda ki gibi heyecanlı ve tezcanlıydım :) En çok bu telaşlı hallerimin onun hoşuna gittiğinide biliyordum üstelik :)
     Sürekli msj atığım halde yılmadan bana cevap veren bu adam Zatı şahanem :) "Nerdesin Bebem"lere "Şurdayım kadınım"ları eşlik etti.. Ah "yaklaştım siteden giriyorum"  demesiyle cama koşmam bir oldu :)
Sevdiğimin bana gelmesini (her yönden) görmek çok ayrı bir keyifti :) Asansörle yukarı çıkarken her seferinde bu kadar yüksekte oturduğum için küfürler yağdırırdım. Bu günde o kuralı es geçmedim :)
Kapının açılmasıyla  boynuna atlamam, dudaklarında susuzluğumu gidermeyi ummam bir oldu. O' da belime sarılıp karşılık verdi demeyi ne kadar çok istesem de ; "Eve gir!!" emri ile bildiğin sürüklendim :) Hiç beklemediğim anda hiç beklemediğim tepkileri, kıskançlıkları beni kendimden geçirse de bozuntuya vermeden surat astım. Aslında bildiğin naz yaptım ya :))
      Sonra ne mi oldu ? İşte orası tamamen kutsal bır mahremiyet :)))

     3. GÜN: Atraksiyonların adamı Benim sevgilim. 2 günlük bi rezidans kiralamış "hadi gidiyoruz" dedi.
"Dur!! nereye" demem. "Bekle , ruj süreyim geliyorum" derim :)) Daire muhteşemdi tek kelimeyle.
Ye , iç , yat. Bu cümleye hayat verdik sanırım :) Yat kısmı daha başka olsa da :)) Birbirimiz bulduğumuzda hiç bir zaman başka yönlere eğilimimiz olmadı bizim. Ay az gezelim. Ay az dolaştır beni. Ay yemeği dışarıda yiyelim. Biz hep evimizde, Aşk yuvamızda kalmayı , kana kana birbirimize olan susuzluğumuzu gidermeye çalışırız :) bu günde aynısı oldu tabi. Kafamı her çevirdiğimde dudaklarını , dudaklarımda bulmak ne muhteşem bir olaydı. Bildiğin Tavşan gibi yedik , içtik , Yattık :) Bildiğin tavşan gibi :))
     


              * 4 gün yarın :) ve ben hala susuz'um :)